Olay, 22 Mart günü saat 20.00 sıralarında Yunusemre ilçesi Cumhuriyet Mahallesi 5012 Sokak’ta meydana geldi. Unsur bağımlısı olduğu öne sürülen Emrah Karataş ile annesi Cemile Karataş ortasında şimdi belirlenemeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışma sırasında Emrah Karataş, mutfaktan aldığı bıçakla annesini boynundan yaraladı.
Kanlar içinde kalan Cemile Karataş hayatını yitirirken, Emrah Karataş ise meskenlerinin bulunduğu 2 katlı binanın çatısına çıkıp kendini boşluğa bıraktı. Asfalt yere düşen Karataş, ağır yaralandı. Ambulansla Merkezefendi Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Emrah Karataş da öldü. Anne- oğul Şehzadeler ilçesindeki Kırtık Asri Mezarlığı’na toprağa verildi.
‘CENAZE ARACINI GÖRDÜĞÜM O AN YIKILDIM’
Olay günü eşinin cenazesi meskenden çıkartılırken hudut krizi geçiren ve kaldırıldığı hastanedeki tedavisinin akabinde taburcu edilen Yaşar Karataş, yaşadıklarını anlattı. Olay günü meskene geldiğinde bu türlü bir olayla karşılaşacağına ihtimal vermediğini belirtip, “Polis ve olay yeri inceleme grupları meskene girdi, beni almadılar. O sırada aklıma ‘ölüm’ diye bir şey gelmedi. Daha sonra bana bir kağıt uzatıp, ‘evi teslim ettiğimize dair imza at’ dediler. İmzayı atar atmaz, cenaze aracını gördüm. Aslında o an yıkıldım. Hastanede gözümü açtım. İğnelerle bugünlere geldim. Büyük bir aile faciası yaşandı, güç, kolay değil. Bu da bize Allah’ın bir imtihanı. Yapacak bir şey yok. Kimse, ‘Oğlum, eşim, ailem dört dörtlük’ demesin. Kimin ne vakit ne olacağı belirli olmuyor. Bunu kilitli sandığın içerisine de koysan olacağı varmış. İnsanların anasının karnında mukadderatları yazılıyor. Bize de Allah’a şükretmek kalıyor” dedi.
‘EŞİM ARDIMDA DAĞ GİBİYDİ’
Oğlunun daha evvel uyuşturucu bağımlısı olduğunu belirten Karataş, “Yaklaşık 4 sene evvel bırakmıştı. Hatta namaz da kılıyordu. Biraz huysuzluğu vardı, tartışmacıydı lakin o kadar olur. Kolay değil hem eşimi hem oğlumu kaybettim. Eşim fabrikada çalışıyordu. 150 konuk gelse, eşim 1 saat içerisinde yedirir, içirir gönderirdi. Gerimde dağ üzereydi. Çocuğum da salak bir çocuk değildi, tornacıydı. Endüstride herkes onu parmağıyla gösterirdi, ustaydı, zanaatkardı. Yüksek maaş verdikleri için fabrikada çalışıyordu. 5 aylığına İstanbul’a gitti, geldi bir daha çalışmadı. 8 yaşından bu yana endüstride çalışan çocuk, son 3 ay hiç çalışmadı. 2-3 günlüğüne fiyatlı işe gidiyor, 3-5 bin lira kazanıp, meskende yatıyordu. Sonrasında da bu olay başımıza geldi. Yapacak bir şey yok. Bu da benim imtihanım” diye konuştu.